20 Mayıs 2008 Salı

3 in 1


Biz öğrenciler ve akademisyenlerin yoğun çalışma temposu içinde oldukları dönemlerde çok iyi bilinirki evdeki kahve makinası fazla mesai yapar. Daha sonra biz bu makinadan elde ettiğimiz buram buram kahve kokan sıcak suya belli ölçeklerde süt tozu ve şeker koyarız. Kimse yapmıyorsa en azından ben böyle yapıyordum taki Nescafe 3 ü 1 aradayı piyasaya sunana kadar. 3 ü 1 arada gelince gold, classic ve filtre kahve dönemi kapanmaya başladı özellikle benim gibi pratik den hoşlananlar için tam bir armağandı.

Nescafe geçde olsa büyük bir nişin farkına varmıştı. İlk çıktığında tadına doyum olmayan 3 ü 1 arada daha sonra sütlü kahveden çok şekerli suya dönmeye başladı. Nescafe devamlı formülle oynayıp elindeki pazar payını kaptırmamak için kırk takla attı. Ürün çeşitlendirmesi uygulamasına gidip çikolatalı, bademli, fındıklı ve kremalı 3 ü 1 aradalarıda piyasaya sürdü fakat orjinal tat bozulmuştu ve pazar payının neredeyse %80 nine sahip olan Nescafe, acemice - bana kalırsa- hatalarla önemli sayılabilecek büyüklükte bir pazar payını takipçileri olan Jacobs ve Cafe Crown a kaptırdı. Pazar payında kayıba uğrasada Nescafe halen pazar liderliği konumunu koruyor. İsviçreli firma yaptığı hatalardan ders çıkarmış olsa gerek ki bol kahvesiyle yeni 3 ü 1 aradayı bize sundu.


Tabi kahveyi içmenin de bir adabı var diyenler yok değil. 3 ü 1 aradanın pratik oluşunu yanında birde ürün sadakatini yitirmemiş arkadaşlarımızın classic den vaz geçmediğini görüyoruz onlara göre öyle türk kahvesi gibi kendine has bişey değil classic içmek. Kahve kokulu sıcak su sonuçta. Bişeye benzesin diye alıyosun muzu dilimliyorsun. Bir tabağa biraz bal döküyosun muzları ona batırıyosun böyle iyice buluyosun. Hepsinin üstüne de çikolata sosu döküyosun. Mümkünse yanında bir de captain black cherry dolu bir pipo tüttürüyosun, buda sıkı bir loyalty oluyor herhalde.

Hiç yorum yok: