13 Nisan 2008 Pazar

BAKKAL AMCA! BU PARAYA NE KADAR ÇEKİRDEK OLUR?



Ben tıfıl bir çocukken en büyük zevklerimden biriydi evin bozuk para kutusundan para alıp bakkala koşturmak, boyumun yetmediği tezgahın üzerinden bakkala amcaya seslenerek çekirdek istemek. Ton ton bakkal amca (ama gerçekten tombuldu) yaptıgı kağıt külahın yanında bir de fazlasını verirdi kabukları yere atmayayım diye. Yere bir şeyler atmamak gerektiğini uygulamalı olarak öğrenmiştim. Gerçi dünyayı el birliğiyle bayağı güzel kirletiyoruz. Hiç çekinmiyoruz, elimizi korkak alıştırmıyoruz maşallahımız var. Neyse amacım nostalji yapmak veya nutuk atmak değil; bu yazıya bir giriş paragrafı lazım ve ben buradan giderek konuyu başka bir yere bağlayacağım.

Bugün sözünü edeceğim markanın adı Papağan Kuruyemiş. Marketlerde, bakkallarda, büfelerde ve cümle alışveriş merkezinde çeşit çeşit paketli kuruyemişlerini bulmanız mümkün. Kordonda yürürken, açık hava sinemasında film izlerken, gece sahilde otururken, piknikteyken canımız çekirdek çeker. “- Pekala şimdi bu çekirdeğin kabuklarını nereye atacağım ben?” dersiniz. Biraz çevrenize duyarlıysanız ya bir poşet fazladan alırsınız ya da elinizde biriktirirsiniz ya da aman ne olacak canım çekirdek kabuğu altı üstü der yere atarsınız kabukları.

İşte Papağan şirketi buna,” - Ya bunu neden daha önce kimse düşünmemiş ki (ben de dahil) acaba” dediğim başarılı bir çözüm getirmiş; paketlerinin üzerine yenilen kuruyemişin kabuklarını atmak üzere bir poşet daha bulunuyor. Tebrik ediyorum! Daha önce niye akıllarına gelmemiş acaba? Olsun en azından çevre temizliğine artık onların da katkısı var. Kanaatimce diğer paketlenmiş kuruyemiş satan firmaların da birkaç adım önüne geçmiş bulunuyorular (Kuruyemiş sever biri olarak benim sempatimi kazandılar). Bunu bir dergi sayfasında gördüm ve öylece yazmaya karar verdim. Bundan böyle evde, işte, okulda plajda çekirdek keyfimi papağanla taçlandıracağım, eşe dosta tavsiyede bulunacağım. Duyarlı olmalıyım, duyarlı olmalısın, duyarlı olmalıyız.